Gölge Konuşuyor:
Bu Corto Maltese dizisinden okuduğum dördüncü kitap. Okuduğum ilk iki kitap Gençlik Yılları ve Tuzlu Denize Balad’ı çok beğenmiştim. Sonrasında okuduğum Tristan Bantam’ın Sırrı ve bu kitaptan aynı tadı alamadım. Ya daha kötüydüler ya da ben beklentiyi yukarıda tuttuğumdandır, bilmiyorum. Tek gerçek şu genel anlamda çizgi-roman ve Corto Maltese gibi diziler ilgilimi çekmeye devam edecek. Bu arada bir başka dizi Saga ilk kitabıyla belki çizgileriyle ilgimi çekti ama içerik konusunda beklentilerin altında kaldığı için diziyi devam ettirmekte isteksizim.
Corto Maltese yine deniz ve ada merkezli kısa bir macerasıyla karşıma çıktı. Ama bayağı kısaydı. Kırk sayfalık bir çizgi macerayı bir kaç dakikada halledebiliyorsunuz. Hakkını verelim yine göz alıcı bir şekilde sunumu yapılmış bir eser. Bu arada Türk okurunun da ilgisini çekmiş ki, dizi yeni yayıncısı YKY ile yine raflarda görünmeye başladı.
Biraz romantizm bağışlanmış diziye bu sefer. Genelde kadınların olmadığı çetin okyanus ve sömürge koşullarının olduğu bir ortamda hikayeler cereyan ederdi dizide. Aynı esrarengizlik burada da var ama bu sefer okurun sonuç için o kadar beklemesine gerek kalmıyor. Ayrıca yine bu melodram tarzı yanlış anlamalar da hikayenin tuzu biberi olmuş. İki karakterin birinin başına aldığı darbelerle birinin akli melekelerini yitirmesi, diğerinin hafıza kaybına uğramasa hem söz konusu esrarengizliği hem de romantizmi bir level yukarıya taşıyor
Sömürge hikayesi yine ama bir sömürgeci ya da lanetli bakışı yok. Bir hispaniğin adını almış hikayedeki yerli hizmetkar pozisyonunda ve bundan şikayetçi olmadığı gibi sadakat konusunda da şüphe uyandırmıyor. Ama yine değerli madenler, altınlar için bir paylaşım savaşı var. Ama bu paylaşım devletler düzeyinde değil hazine avcılarının bireysel performanslarıyla ve onların çılgın iştahlarıyla açıklanıyor
